9 Aralık 2013 Pazartesi

TÜRKİYE FİZİKİ COĞRAFYASI SÖZLÜĞÜ


A
ADA: Deniz yada göl suları ile çevrili küçük kara parçası.

AĞIZ: Magma, volkanik gazlar yada buharın yüzeye çıktığı yeryüzündeki açıklık.

AKAÇLAMA VE DRENAJ HAVZASI: Akarsuları oluşturan yani yüzeysel akıma geçen sularının toplandığı alandır.

AKARSU: Belirli bir yatak içinde sürekli veya en az bir mevsim boyunca akan sudur.

AKARSU AĞI: Akarsuların tüm kollarını kapsayan örgüdür.

AKARSU HAVZASI: Bir akarsuyun sularını topladığı bölgeye denir. Havzası en geniş olan akarsu Amazondur.

AKARSU KAYNAĞI: Akarsuyun doğduğu yerdir.
ART BÖLGE: Bir limanın veya işlek bir pazarın etki alanına giren yerler.

ANTESEDANS: Herhangi bir kara kütlesi yükselmeye uğrarsa ve bu kütle üzerinde daha önce kurulan akarsu kütleyi yararsa, bu olaya antesedans olayı, akarsuyun açtığı, yardığı vadiye de Antesedant yarma vadi denilmektedir.

ANTİSİKLON: Çevredeki basınca göre daha yüksek basınca sahip bölge.

ARAZİDEN YARARLANMA HARİTALARI: Bir bölgede arazinin nasıl kullanıldığını gösteren haritalardır. Bu haritalar yardımıyla ekili-dikili alanların, çayır ve mera alanlarının, orman alanlarının, bölünüşü ile kayalık, bataklık gibi kullanılmayan alanlar hakkında bilgi edinilir. Tarımın türü ve tarım ürünleri de bu haritalarda gösterilir.

AŞINMA YÜZEYİ: Belli jeolojik devirlerde, belli seviyeye göre arazinin aşınması ile oluşan düz alanlardır.


AŞINMA: Kara yüzeyinin, yağmur, dalga, akarsu ve buz etkisiyle yavaşça yok olması.

AÇIK HAVZA: Bünyesinde bulunan suyu okyanus ve denize ulaştırabilen akarsu havzasıdır.
AĞIZ: Akarsuyun denizle buluştuğu yerdir.

AKARSU AKIMI ( DEBİSİ): Akarsuyun herhangi bölümünde birim zamanda akan su miktarıdır.

AKARSU REJİMİ: Akarsuyun yıl içindeki debinsin gösterdiği değişimdir.

ALÇAK BASINÇ: Havanın çevreden içeri doğru esmesi ile oluşan basınçtır. Yağmurlar bu basınçta oluşur.

ALPİN ÇAYIR: Yüksek dağların üzerinde her mevsim yeşil kalan  bitki topluluğudur.

ALÜVYON: Akarsuların taşıyıp getirdiği malzemedir.

ALİZE: 30° enlemlerinden Ekvatora doğru esmekte olan sürekli rüzgarlardır.

ANDEZİT: Bir dış püskürük taşıdır. Ankara taşı olarak bilinmektedir.

ANTİSİKLON: Yüksek basınçtır.
ANTROPOJEN BOZKIR: Orman örtüsünün insanlar tarafından tahrip edilmesiyle oluşan bozkırdır.
ANTİKLİNAL: Orojenik dağların yükselen kısmıdır.

ARTEZYEN: İki geçirimsiz tabaka arasında bulunan bir geçirimli tabakadaki suyun sondaj yapılarak yeryüzüne fışkırarak çıktığı yerdir.

ATMOSFER: Dünyayı tamamen saran gaz örtüsüdür.

ATMOSFER BASINCI: Dünyayı tamamen saran gaz örtüsünün yeryüzündeki cisimlere uyguladığı basınçtır.

ATOL: Mercanların toplanarak oluşturduğu halka biçimindeki yer. Mercanada.

B

BAĞIL NEM: Havanın neme doyma oranıdır.

BASINÇ:  Bir yüzeyin üzerinde uygulanan baskının yüz ölçümü birimine düşen miktardır.

BAZALT: Yapısında demir içeren ağır bir dış püskürük taşıdır. Siyah veya koyu gri renktedir.

BOĞAZ: Yarma vadi. İki denizi birbirine bağlayan su  yoludur.

BORA: Soğuk rüzgardır.

BOYUN: İki yüksek nokta arasındaki alçak yerdir.

BOZKIR: İlkbaharda yeşeren yazın sararan, kurak ve yarı kurak gölgelerde görülen kısa boylu ot örtüsüdür.

BUHARLAŞMA: Suyun sıcaklık ve rüzgarın etkisi ile  havaya yükselmesidir.
C
CEPHE: Farklı hava kütlerinin karşılaştığı alandır.


CEPHE YAĞIŞLARI: Farklı özellikteki hava kütlelerinin karşılaştığı yerlere cephe denir. Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşma alanlarında meydana gelen yağışlardır. Karşılaşma alanlarında sıcak hava soğuk havanın üzerinde yükselir. Sıcak hava hem yükselerek hemde soğuk havaya sürtünerek sıcaklık kaybeder. Bu oluşumun gerçekleştiği yerlerde cephe yağışları oluşur.

COĞRAFİ BÖLGE: Kendi içinde taşıdığı coğrafi özelliklerin benzerlik gösterdiği  başka bölgelerden ayrılan en geniş bölgedir.

Ç
ÇAKIL TAŞI: Akarsu çakıllarının doğal çimento yardımı ile bir birine yapışması sonucu oluşmuştur.

ÇELTİK: Pirincin yetiştirile bilindiği sulak arazidir.

ÇERNOZYOM: En verimli topraklar olup karasal iklimin nemli bölgelerinde görülür. Kara toprak olarak bilinir.

ÇİY: Sıcak günlerde havanın açık ve sıcak olduğu gecelerde havanın içinde bulunan su buharının soğuk cisimlerle temas ettiğinde su damlacığı şeklinde yoğunlaşmasıdır.

ÇÖKME DOLİNİ: Yeraltında bulunan mağaraların tavanlarının çökmesi ile oluşan karstik şekildir.
D
DEBİ: Akarsuyun taşımakta olduğu su miktarıdır.

DAĞ: Orojenez  hareketler sonucu oluşmuş yapıdır.


DAĞ ETEĞİ OVASI: Dağ eteğinde, eğimin azaldığı yerlerde meydana gelen birikinti konileri ve birikinti yelpazelerinin zamanla yanlara doğru büyüyerek birleşmeleri sonucu oluşan ovalardır. Bursa ovası, Uludağ'ın eteğinde oluşmuş bir dağ eteği ovasıdır.


DAĞ İÇİ OVASI: Dağ içlerinde eğimin azaldığı yerlerde, akarsuyun taşıdığı malzemeleri biriktirmesi sonucu oluşan düzlüklerdir. Engebeli ülkelerde daha fazla oluşur. Malatya, Muş, Elazığ Ovaları bu şekilde oluşmuşlardır.



DALGAKIRAN: Limanları dalgalardan korumak amaçlı yapılmış olan setlerdir.

DALGA: Deniz veya göl gibi geniş sularda oluşan suyun yükselmesi veya alçalmasıdır.

DALYAN: Deniz kıyılarında balık üretmek için yapılmış yerleşmelerdir.

DELTA: Akarsuların taşıyarak getirdiği malzemelerin yığılarak biriktiği yerdir.

DENİZ: Okyanus sularının karaların iç kısımlarına sokulduğu yerlerdir.


DENİZ FENERİ: Geceleri gemilerin yollarını bulmaları, tehlikelerden sakınmaları için ışık saçarak gemilere yol gösteren ışık kulesine deniz feneri denmektedir.


DELTA OVASI: Akarsuların taşıdıkları malzemeleri, deniz içerisinde biriktirmesi sonucu üçgene benzeyen düzlükler meydana gelir. Bunlara delta ovası adı verilir.

DEPREM:  Yerkabuğunda bazı iç etmenlerden ötürü oluşan titreşim sarsıntıdır.


DEV KAZANI: Çağlayan ve çavlanlarda suların yüksekten düştüğü kısım aşınırsa, derin oyuklar oluşur. Bu oyuklara dev kazanı denir.

DERİN DENİZ ÇUKURLARI:  Magma üzerinde hareket eden kıtaların bir birine çarptıkları yerde oluşan yapıdır.
DİYORİT:  Bir iç püskürük taşı olup açık ve koyu renkli minarelerden oluşmaktadır.

DOLİN:  Lapyaların birleşmesi sonucu oluşmuş olan derinliği az genişli fazla oval şekilli erime çukurlarıdır.

DOĞAL SET GÖLLERİ: Göl oluşumuna elverişli olan çanakların açık kısımları varsa ve bu kısımlar çeşitli olaylarla tıkanırsa set gölleri oluşur.

DORUK: Bir dağ veya tepenin en yüksek noktası.


DOLU:  Yağmura benzer şekilde gökyüzünden yağan küçük yuvarlak buz parçalarıdır.

DOLUNAY:  Ay’ın tamamıyla ortaya çıkmış halidir.

DRENAJ:  Toprakta bulunan fazla suların boşaltılmasıdır.

DÜDEN:  Kalkerli arazilerde bulunan yuvarlak üstü kapalı çukurlardır. Halk arasında su batan veya su çıkan gibi isimlerle bilinir.
E
EKOSİSTEM: Belirli bir alanda yaşayan ve bir biri ile ilişki içerisinde olan bütün canlıların oluşturduğu topluluktur.

EKİNOS: Gece ve gündüzün eşitlendiği zamandır. ( 21 Mart- 23 Eylül )

ENDERMİK BİTKİ: Dünyanın belli yerlerinde yetişebilen bitki türüdür.

ENLEM: Dünya üzerinde bulunan herhangi bir noktanın ekvatora olan uzaklığıdır.

EPİROJENEZ: Kıtaların alçalma ve yükselme hareketidir.

EROZYON: Toprağın çeşitli nedenlerle süpürülmesi veya kayıp gitmesidir.

ERİME DOLİNİ: Kalker yüzeyinin üzerine yağmur damlalarının oluşturduğu karstik 
şekildir.

ETEZİEN: Balkanlardan Kuzey Egeye doğru esen  soğuk rüzgardır.
F
FALEZ:  Dalgaların aşındırması ile oluşan kıyı uçurumudur.

FAY: Yerkabuğunun şiddetli basınç yüzünden veya gerilme yüzünden blokların yer değiştirmesidir.


FÖN RÜZGARLARI: Bir dağ yamacını aşarak diğer yamaçtan aşağı doğru esen rüzgarın sıcaklığı artar. Çevrede nem açığı oluşur. Bitkilere kurutucu etki yapan bu tip rüzgarlara Fön rüzgarları denir. 

FİLAT: Kiltaşının yüksek sıcaklık sonucunda deşişime uğrası ile oluşandır.

FLORA: Bitki türlerinin oluşturmuş olduğu topluluktur.

FOSİL: Canlı kalıntılarının toprak veya kaya içinde uzun süre kalarak yeniden  bir madde oluşmasıdır.
G
GARİG:  Akdeniz bitki örtüsü olan makilerin tahrip edildiği alanlarda oluşan bitki örtüsüdür.
GAYZER: Yeraltından fışkırarak çıkan sıcak sudur.
GEÇİCİ YERLEŞME: İnsanların yılın belli yıllarında belirledikleri bir yere yerleşmeleridir.
GEL- GİT ( MED-CEZİR): Ay’ın ve Güneş’in  çekimi nedeniyle dünya’da bulunan su kütlelerinin kabarması veya çekilmesi olayıdır.
GNAYS: Granitin yüksek sıcaklık ve basınç altında başka maddeye dönüşmüş halidir.
GÖÇ:  Nüfusun bir yerden bir yere kalıcı veya geçici olarak yer değişikliği yapmasıdır.


GÖL: Karada oluşmuş olan boşluğun içinin su ile dolmasıyla oluşan durgun su kütlesidir.

GRABEN: Dağ oluşumunda bazı etmenlerin sonucunda oluşmuş olan  çöküntü hendeğidir.


GRUP VAKTİ: Güneşin batma zamanında oluşan kızıllıktır.


GİDEĞEN: Bir gölün kendi suyunu başka bir yere taşıyan akarsudur.


GÜNBERİ ( PERİHEL): Dünya’nın Güneş’e en yakın olduğu zamandır. Dünya bu dönemde yörüngede çok hızlı döner. Dünya’nın bu konuma geldiği tarih 3 Ocak’tır.


GÜNÖTE ( APHEL): Dünya’nın Güneş’e en uzak olduğu zamandır. Dünya bu dönemde yörüngede çok yavaş döner. Dünya’nın bu konuma geldiği tarih 4 temmuz’dur.
H
HABİTAT: Canlıların yaşama alanıdır.

HARA: Hayvan soylarının iyileştirilmesi amaçlı kullanılan çiftliktir.

HARİTA: Dünya’nın belli bir kısmının veya tamamının kuşbakışı kullanılarak ve belli bir oranda küçültülerek düzleme aktarılmasıdır.

HARİTA ANAHTARI ( LEJANT) : Bir haritada bulunan işaretlerin ne anlama geldiğini açıklayan bölümdür.

HASAT: Belirli dönemlerde tarım alanlarından ürünlerin toplanmasıdır.


HAMSİN: Mısır'dan Akdeniz'in doğusuna doğru esen sıcak ve kuru rüzgardır.

HEYELAN: Toprağın, taşın ve katmanın belirli sebeplerle kaymasıdır.

HİDROELEKTRİK SANTRAL :  Baraj göllerinden ve suyun debisinden yararlanarak elektrik üretilmesini sağlayan yapıdır.

HİDROSFER:  Dünya’da bulunan bütün suların tamamıdır. Su küredir.

HİNTERLAND: Bir limanın işlevsel olarak kullanılan ve çevresiyle ilişkisini sağlayan ulaşım bağlantısıdır.

Hipsografik Eğri: Dünya’nın yapısındaki derinlik ve yüksekliği gösteren eğridir.

HÖRGÜÇ KAYA: Buzul aşındırması sonucu oluşmuş olan deve hörgücüne benzer yerşeklidir.

I
IŞIMA: Yeryüzünün Güneş’ten kazandığı enerjinin bir bölümünü atmosfere geri vermesidir.
İ
İÇ DENİZ: Karaların iç kısımlarına sokulmuş olan boğazlar aracılığıyla okyanuslara ulaşan denizdir.

İKLİM: Geniş bir çevre içinde görülmekte olan ve uzun yıllar değişme uğramadan aynı kalan ortalama hava koşullarıdır.

İNDİRGENMİŞ SICAKLIK: Yeryüzünde enlemin sıcaklık üzerindeki etkisi gösterilirken yükseltinin sıcaklık üzerindeki etkisini ortadan kaldırmak amacıyla kullanılır.

İYONOSFER: Atmosferde mor ötesi ışınların parçalandığı ve iyonlar haline getirildiği katmandır.

İZOBATH: Aynı derinliğe sahip olan eğrilerin birleşimidir.

İZOHİPS: Deniz seviyesinden sıfır olarak başlayan ve eş yükseltileri birleştiren eğridir.

J
JEOSENKLİNAL : Akarsu, rüzgar ve buzluların aşındırmaları ile materyallerin okyanus ve deniz diplerinde birikerek oluşturdukları geniş yapıdır.

JEOTERM  BASAMAĞI: Yerin derinliklerine doğru inildikçe her 33 m’de bir sıcaklık 1 °C artmasına jeoterm basamağı denir.

JİPS: Beyaz renkte olup kolay  aşınabilen bir maddedir. Halk arasında alçıtaşı olarak bilinmektedir.

K
KALDERA: Volkanların konilerinin patlaması sonucunda oluşmuş olan çukurluklardır. Eğer içine su dolarsa kaldera gölü oluşur.

KALKER: Deniz ve okyanuslardaki suyun içinde bulunan kirecin çökelip oluşturduğu yapı.

KANYON: Derin ve yamaçları çok dik olan vadi.

KAPALI HAVZA: Akarsu içerisindeki suyun okyanusa akmadığı yerdir.

KARSTLAŞMA: Kireçtaşlarının karbondioksitli sularla erimesi ve bu erimeden dolayı oluşan topoğrafya şekillerinin ortaya çıkmasıdır.


KARSTİK ARAZİ: Kireçtaşından oluşmuş arazi.

KARAYEL: Türkiye’de kuzeybatıdan esmekte olan bir rüzgardır. Soğuk hava getirmektedir. Kışın kar yağışına yazın ise yağmur yağışına neden olmaktadır.

KARSTİK GÖLLER: Eriyebilen kayaçlardan oluşmuş yapısı bulunan göllerdir.

KEŞİŞLEME: 30° enlemi çevresindeki dinamik Y.B.'ın etkisi sonucu oluşur. Suriye çölünden Güneydoğu Anadolu'ya doğru eser. Sıcak ve kurudur. Bitkiler üzerinde kurutucu etkisi vardır.

KIBLE: Güneyden eser. İç kesimlerimizde etkili olur. Akdeniz bölgesinde nemli ve sıcak, iç kesimlerde ise, kuru ve sıcak olarak eser.

KIRAĞI: Havanın durgun ve açık olduğu zamanlarda zeminin üzerinin buz kristalleri ile kaplanmasıdır.

KIRÇ: Sisin içinde bulunan soğuk su damlacıklarının yerde fazla kalması ile oluşmuş buzdur.

KIRGIBAYIR: Yarı kurak iklime sahip bölgelerde sel sularının çıplak kayayı aşındırması sonucu oluşan şekildir.

KITA: Denizlerin içinde bulunan büyük kara kütleleridir.

KITA SAHANLIĞI: Deniz seviyesinin  200 metre derine inmiş olan sığ deniz dipleridir.

KITA YAMACI:  Şelf ile derin deniz platformunu birbirine bağlayan kısımdır.
KISTAK: Bir yarımadayı kıyıya bağlayama görevi gören iki tarafı suyla kaplı ince kara parçasıdır.
KONVEKSİYONEL YAĞIŞ:  Isınan havanın yükselip soğuması sonucu oluşan yağıştır.

KÖR VADİ: Karstik yapıya sahip akarsuların bir kısmının düdenlerden kaybolarak yeraltında akmaya devam etmesi sonucu oluşan vadidir.

KRİVETZ: Roma’nın iç kesimlerinden Karadeniz kıyılarına doğru esmekte olan  soğuk rüzgarlardır.

KROKİ: Bir yerin kuşbakışı halinin ölçeksiz olarak düzleme aktarılmasıdır.

KUMULLAR: Rüzgarın çeşitli yerlerden taşıyarak getirdiği kumların çökelmesi ile oluşan şekildir.

L
LAGÜN: Deniz kulağı, kıyı gölü.

LAPİLLİ: Volkanik faaliyetler sonucunda volkandan dışarı atılan sert eski kaya ya da donmuş olan lav parçacıklarıdır.


LAPYA: Karstik kayaçlardaki küçük kanalcıklar.

LAV: Volkan bacasından çıkan sıcaklığı 1000-1300 derece arasında değişen akışkan yapıdır.

LEJANT: Haritaların açıklama anahtarı. Haritanın anahtarı.

LIĞ ( ALÜVYON ): Akarsuyun akarken taşıdığı kum,bitki parçaları,kil ve balçık gibi değişik maddelerden oluşan yığındır.

LİMAN: Fırtınaya karşı doğal veya yapay oluşumlarla meydana gelmiş yeterince derin gemilerin yanaşabileceği kapasitede olan deniz girintisidir.

LİNYİT: Kahve tonlarından siyaha doğru değişen farklı renklere sahip olup içinde çokça su bulunduran ve yandığında fazlaca kül bırakan topraksı maden kömürüdür.

LODOS: Genellikle güney ve güneybatıdan esen kurutucu etkisi olup arada yağmur getirebilen bir rüzgardır. Ayrıca bu rüzgar kışın yağmış olan karları da eritme görevi görür.

LÖS:  Rüzgarın  kurak ve sıcak ya da soğuk çöllerden getirdiği malzemeleri taşıyıp biriktirmesi sonucu oluşmuş olan sarımtırak renkte olan bir tür topraktır.

M
MADEN: Yeraltında bulunan bazı cevherlerin olduğu yerdir.

MAGMA: Yeraltında oldukça derin bir yerde bulunmakta olan sıvı haldeki kaya kütlesidir.

MAĞARA: Yeraltında çeşitli sebepler sonucunda oluşmuş olan doğal oyuk  yapıdır.

MAKİ: Akdeniz’in kıyı bölgelerine özgü her mevsim yeşil kalabilen ve yamaçları, tepeleri örten bodur ağaç topluluğudur.

MAR:  Kül ve lav  gibi malzemeler çıkartmadan sadece gaz çıkartabilen volkandır.

MASATEPE: En yüksek yerinin sivri değil de bir düzlem şeklinde olan tepedir.

MELTEM: Genellikle yazın ve gündüz denizden çok ısınmış olan karaya doğru esen ılık rüzgardır.

MENDERES: Akarsuyun orta ve son kısımlarında görülen s şeklinde suyun sağa ve sola sapması sonucu oluşmuş şekildir.

MUSON İKLİMİ: Yaz ve kış mevsiminde birbirinin tersi doğrultusunda esmektedir. Yazın yağış bırakırken kışın yağış bırakmaya bilir.

MİSTİRAL: Fransa’nın güneydoğusundan esen ve bazen fırtına özelliği kazanan soğuk ve kuru rüzgardır.

N

NEHİR: Çoğunlukla denize dökülen, özellikle genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu.

NEMLİ İKLİM: Yıllık yağış miktarının buharlaşma oranından çok olduğu iklim türüdür. Nemli iklimin önemli bir özelliği ise akarsularının her mevsim akmasıdır.

NEMLİLİK: Sıcaklık ve havada bulunan su buharının orana bağlıdır.

NİMBOSTRATÜS: Çok geniş alanlı ve katmanlı bulut tipidir. Sıcak havanın soğuk hava üzerinden kaymasıdır. Alttan gri renkte görülür.

NİMBUS: Yükseklerde oluşan yoğun olan yağmur bulutudur.

NİVAL BASAMAK: Çok yüksek dağların üzerindeki en yüksek bitki basamağıdır.

NİVAL İKLİM ( KARLI İKLİM ): Yağışların çoğunluğunun kar şeklinde olduğu ve buharlaşmanın az olduğu, sıcak dönemlerde ise erimenin az olduğu iklim tipidir. Kutuplarda çok yer kaplar Nival iklim.

NİVAL REJİM: Sıcaklığın artması sonucu buz ve karın erimesi ile akarsuların kabarıp en yüksek seviyeye ulaştığı akarsu rejimidir.

O
OBRUK: Karstik yörelerde oluşan çukurluktur. Kimi kayaların derinlere sızan su sayesinde veya yer altı mağaralarının tavanının çökmesi sonucu oluşur. Çukurlukların derinlikleri değişmektedir.


OBRUK GÖLÜ: Tabanı karstik olan yer altı su düzeyinde bulunan obrukların su ile doldurulması sonucu oluşmuş olan göldür.


OBSİDYEN: Magmanın yer yüzüne çıktığında aniden soğuması ile oluşan dış püskürük siyah renkli taş.

OKYANUS: Anakaraları bir birinden ayıran büyük su kütlelerine verilmiş olan ortak addır.

OKYANUSAL KABUK: Yerkabuğunun okyanusların alında devam eden en alt katmanıdır.

OLTU TAŞI: Siyah renkte olup parlatılabilen linyit türünden bir kömürdür. Erzurum kehribarı olarak da bilinir.

OROGRAFİK YAGIŞLAR:Nemli hava kütlelerinin bir dağ yamacına çarparak yükselmesi sonucunda oluşan yağışlar.

ORGANİK KAYALAR: Oluşumunda organik kalıntıların olduğu kaya türüdür.

ORMAN: Ağaçların çeşitli bitki ve hayvan türlerinin yaşadığı yerdir. Ağaçlar egemendir.

ORMAN İKLİMİ: Açık arazilere göre dengeli, günlük ve yıllık sıcaklık farkının fazla olmadığı bol oksijenin üretildiği iklimdir.

ORMAN SINIRI: Gerçek ormanların çöl ve kutuplarda ulaşabileceği en üst sınırdır.

ORTA KUŞAK: Güney ve Kuzey Yarım Kürede dönenceler ile kutup daireleri arasında bulunan iki matematik iklim kuşağından her biridir.

ORTOKLAZ: Dik açı biçiminde ayrıtları olan billurları parça hâlinde dilinen bir çeşit potasyum .

OSER: Zikzaklı bir şekilde uzanan birlaç kilometre uzunluğundaki sırtlar.

OTLAK: Büyük ve küçükbaş hayvancılığın yapıldığı yerlerde hayvanların otlatıldığı alanlar.

OVA: Çevrelerine göre çukurda kalmış, çoğunlukla alüvyonla örtülü, eğimi az, akarsuların derine gömülmemiş olduğu, genellikle geniş veya dar düzlük.

OZON KATMANI: Ozon gazının yoğun olduğu kısımdır. Güneş’ten gelen morötesi ışınlardan yeryüzünü korur.

Ö
ÖRTÜ BULUZU: Çok geniş alanlara yayılan, kilometrelerce alan kaplayan buzul türü.

ÖZ: Sulak yer veya çok küçük bir akarsudur.
P
PARALEL DAİRELER: Ekvator’a paralel olan çizgilerin dolayısıyla yer eksenine de dikey olan küçük dairelerdir.Yer’in merkezinden değil az veya çok uzağından  geçen dairelerdir.
PARAZİT KRATER: Bir volkanın ana kraterinden olmayıp sonradan yamaçların üzerinde türemiş olan kraterdir.

PENEPLEN: Dış güçlerin aşındırması sonucunda meydana gelen, deniz seviyesine yakın, hafif dalgalı arazi biçimi.

PERİBACASI: Koni,sütun şeklinde, 30 m. Yüksekliğinde kimisinin tepesinde külah veya tepsiyi andıran bir kaya parçası bulunan aşınıp taşınmadan  artakalan yeryüzü şeklidir.

PLAJ: Kıyı çizgisi boyunca kum veya çakıllardan oluşmuş biriktirme şekilleridir.

PLATO: Çevresinden yüksek  düz veya dalgalı suların aşındırması sonucu oluşan derin veya derince vadi şeklinde oyulmuş Yeryüzü bölümüdür.

PLUTONİZM: Magmada Yerkabuğu içinde yerleşmesi,değişmesi gibi değişikliklerin tamamıdır.

PLUVİONİAL AKIŞ REJİMİ: Sadece yağan yağmurlarla beslenen akarsu rejimidir.

POLYE: Karstik  yörelerde oluşan yuvarlak ,dışarı akışı olmayan,hafif eğimli ve genellikle verimli birikinti topraklarıyla kaplanmış çukur yeryüzü şeklidir.

POTAMOLOJİ: Coğrafyanın akarsuları inceleyen bilim dalı.

POYRAZ: Anadolu üzerinde S çizen rüzgardır. Kuzeybatıdan Anadolu’nun iç kısımlarına doğru eser.

PÜSKÜRME: Volkanın içinde bulunan magmanın, volkan küllerinin, lapilli ve volkan bombalarının, türlü gazların  volkanın ağzından çıkması ya da fırlamasıdır.
PÜSKÜRÜK KAYAÇLAR: Volkanın patlaması sonucunda çıkan materyallerin Yeryüzü’ne çıkıp soğuması sonucu oluşan yapıdır.


R
RAKIM: Bir yerin deniz seviyesinden yükseklik derecesi.


RAVİNE: Dar ve derin vadidir.


RELİEF: Yer şekli.


REZERV: Yeraltında bulunan sıvı, gaz ve katı yakıt, mineral ve doğal kaynakların kullanılabilir potansiyeli.


REKOLTE: Bir arazide ekilen üründen elde edilen yıllık toplam tarımsal üretim.

RESİF: Denizin içinden yüzeyine çıkmış kayalıktır.

RİYA: Akarsu vadilerinin aşağı bölümlerinde kayaların alçalması veya suların yükselmesi sonucu su altında kalan orta uzunlukta ve geniş deniz girintisinin bulunduğu kıyı tipidir.

RÜZGAR: Hava kütlelerinin alçak ve yüksek basınç alanları arasında geldikleri hız ve yön doğrultusunda yer değiştirmesidir.

RÜZGAR AŞINDIRMASI: Hava hareketleri sonucu farklı kayaçlardan kopartılan materyallerin az çok uzaklara sürüklenerek farklı kayaçlardan parçacıklar koparması sonucu oluşandır.

RÜZGAR BİRİKTİRMESİ: Hava hareketleri sonucu farklı kayaçlardan alınan materyallerin uçurulup sürüklenerek uzaklarda bırakılıp yığılmasıdır.

RÜZGARIN SAPMASI: Birçok nedeni vardır en önemli nedeni dünya’nın ekseni üzerinde dönmesidir. Rüzgarın esme hızı da bir etkendir.Bu etmenlerin sonucunda Kuzey Yarımküre’de rüzgarlar sağa, Güney Yarımküre’de ise sola saparlar.

S
SAĞANAK: Aniden bastıran yağmur.


SAİKA: Yıldırımın diğer ismidir.


SAMAN YOLU: Gökküreyi bir büyük daire boyunca saran milyarlarca yıldız ve gaz bulutundan oluşmuş donuk ışıklı kuşak. Güneş sistemininde içinde bulunduğu galaksi.


SANDUR: Cephe morenlerinin ve dolayısıyla buzulların önlerinde yer alan ve onlardan çıkan akarsuların depoladıkları çakıl, kum gibi unsurlardan oluşmuş birikinti konilerdir.


SARKIT: Mağaraların tavanında oluşan, genellikle koni biçiminde kalker birikintisi.


SAVAN: Sıcaklığın hiçbir zaman sıfır derecenin altına düşmediği, Tropikal kuşağa özgü ağaç,ağaçsı veya dikenli çalılardan oluşan özel bir bitki örtüsüdür.


SEDİMANTASYON: Tortu oluşması, çökelme.

SEKİ: Deniz kıyılarında, vadi yamaçlarının etrafında , göl veya ova çanaklarının kenarlarında aşınmaya karşı dirençli kayaların oluşturduğu basamak şeklinde dar ve katlı şekildir.

SEL: Aşırı yağmurların  veya kar erimesinin sonucu suların aniden yükselerek oluşturduğu çevreyi tahrip eden sudur.

SICAK CEPHE: Sıcak havanın  soğuk havanın üzerinden kayıp geçtiği sınırdır.

SEKİ TARIMI : Yamaçlar üzerinde tarıma elverişli yerlerin basamaklar haline getirilerek kullanılmasıdır.

SEL: Sürekli yağmur veya yükselen sıcaklıkla kısa zamanda  karların erimesi sonucu suyun artması, yatağından taşarak hızla kabarıp taşması ile çevresine türlü zararlar veren sudur.

SERT YAPRAKLILAR : Kurak ve yağışlı mevsimlere ayak uydurabilen çoğunlukla bodur, her mevsimde yeşil kalabilen, yaprakları dikenli ya da tüylü olan birkaç iğne yapraklının da aralarında bulunduğu bitki topluluğudur.

SICAK ILIMAN KUŞAK : Tropikal hava kütlesinin etkisinde kalan kışları ılık geçen iklim tipidir.

SIRT:  İki akarsu vadisini birbirinden ayıran ve birbirine ters yönde eğimli yüzeyleri birleştiren yeryüzü şekli.

SIĞ DENİZ : Ana karadan  başlayarak  derinliği fazla olmayan 200 m. derinliğe kadar uzanan deniz bölümüdür.

SİKLONAL BATI RÜZGARLARI İKLİMİ : Yüksek orta enlemlerde , yıl boyunca siklonların etkisinde olan, okyanusun nemli ve sıcak havasının karalara taşındığı serin ılıman iklim tipidir.

SİRÜS : İnce tülsü bir yapıda olup gelecek olan bulut ve yağışlı havanın habercisidir.

SİROKÜMÜLÜS : Sadece buz kristalciklerinden oluşan ve yağış bırakmayan buluttur.

SİSMOLOJİ : Depremin türeyişini, nedenlerini, yaylışını ve sonuçlarını inceleyen bilim dalıdır.

SİS ORMANLARI : Tropikal ve astropikal kuşaklarda dağların üzerinde bulunur.

SOĞUK CEPHE : Soğuk hava kütlesinin sıcak hava altına girdiği ikisi arasında oluşan sınırdır.

SOĞUK HAVA GÖLÜ : Soğuk hava kütlelerinin yoğunluğu ile yerlerde bulunmakta olan çukurlukları doldurması sonucu oluşur.

STRATOSFER : Troposfer ile Ozon tabakası arasında bulunan ve sıcaklığı hiç değişmeye uğramayan bir katmandır.

SU BASKINI : Akarsuların çeşitli sebepler sonucu kabararak iki yanında bulunan toprakları kaplamasıdır.

SUBATAN : Karstik bölgelerde akarsuların bir kısmının veya hepsinin sualtına daldığı yerdir.

SU BÖLÜMÜ : İki veya daha çok akarsu havzasının ayrıldığı sınır çizgisine verilen addır.

SU ÇIKAN : Bir karstik bölgede yeraltında bulunan suyun çıktığı yere verilen isimdir.


SULU SEPKEN: Karla karışık kısmen donmuş yağmur.

SU KÜRE : Dünya’da bulunan yer altı ve yer üstü kaynakların oluşturduğu bir yapıdır. İçinde akarsular,taban suları, buzullar, göller, su buharı, damlacıkları ve buz kristalleridir.

SÜREKLİ KARLAR SINIRI : Bütün yıl karlı kalan yer ile  karsız kalan yer arasındaki sınırdır.

SÜREKLİ NEMLİ İÇTROPİKAL KUŞAK : Her mevsim yağışlı olan bölgedir.

Ş
ŞAHİT KAYA: Faklı dirençte toprak ya da taşlardan meydana gelen bölgelerde rüzgârın yumuşak kısmı aşındırmasıyla ortaya çıkan şekle denir.


ŞELALE: Bir akarsuyun yatağındaki büyük yükseklik farkı nedeniyle suyun yüksekten dökülmesidir.


ŞELF : Anakaraların kıyılarından anakara yamacının üst kenarına erişen deniz suları ile kaplanmış yerdir. Çeşitli bitki ve  hayvanının yaşadığı verimli bir yaşam ortamı oluşturduğu için ekonomik açıdan önemlidir.

ŞELF DENİZİ : Şelf alanını kaplayan ve derinliği az olan denizdir.


ŞEMOSFER: Atmosferin stratosfer ile İyonosfer arasındaki katmana denir.

ŞİROKKO : Akdeniz çevresinde görülen, Kuzey Afrika çöllerinde türeyip gelişen sıcak,kuru ve toz yüklü bir rüzgardır.


ŞİMŞEK:  Bir bulutun tabanı ile yer arasında, iki bulut arasında veya bir bulut içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışıktır.



T
TABAN SUYU : Dere, çay, ırmak, yağmur ve kar sularının geçirgen tabandan aşağı inerek geçirgen olmayan tabaka üzerinde birikmesi sonucu oluşur. 


TAKKE BUZULU:  Dağların bütün yamaçlarını kuşatan buzul türüdür.


TAN VAKTİ:  Güneşin doğuş anı, gün ağarmasıdır.

TANIKTEPE : Genellikle katmanlı bir yapı şeklinde olup, benzer kaya katmanlarından oluşan ve üstü düz bir şekle sahip yapıdır.


TARAÇA: Erozyonu önlemek için eğimli arazilere setler yapılmasıyla oluşur. Bir diğer anlamı ise akarsu aşındırmasıyla toprağın basamak şeklini almasıdır.


 TARIM: Gerekli, yararlı bitkileri yetiştirmek amacıyla toprak üzerinde yapılan çalışmaların bütününe denir.



TARİH DEĞİŞTİRME ÇİZGİSİ: 180° Öğlen boyunca, iki eksen ucu noktası arasında uzanan ve doğudan batıya ya da batıdan doğuya aşıldığında, bulunulan tarihin bir gün geri ya da ileri alındığı çizgidir.


TAŞKIN:  Akarsu, yağmur gibi bütün su baskınlarına verilen genel addır.


TAŞKÜRE : Yeryüzünde kayalardan oluşan üst ve katı katmandır. Yeryüzü’nden 1000-1200 km. derinliğe sahiptir.


TAŞKIN OVASI:  Akarsuyun taşıdığı malzemelerin birikmesiyle oluşan birikinti ovalardır.


TAŞKIN YATAĞI: Akarsu yatağı boyunca uzanan ve akarsu taşınca, taşkına maruz kalan bölgeye denir.



TAŞ YUVARI: Yer kabuğunu oluşturan ve yer yuvarlağının merkez çekirdeği çevresinde bulunan katı yuvardır.



TATLI SU GÖLLERİ: Gideğeni olan göllere denir. Göl suyu sürekli olarak değiştiği için suyu tatlı olur.


TAYFUN : Doğu ve Güney Asya’da kıyı yörelerinde görülen burgaçlı fırtınaların adıdır. Çince’de büyük rüzgar anlamına gelmektedir. Kuzey Amerika’da  da görülmektedir.


TAYGA : Yeryüzü’nde aralıksız olarak uzanan en büyük orman bölgesidir.Kısa boylu ağaçlar vardır.Fazla nemlilik  ve bataklıklarla havada çürük kokusu duyulur.



TEFRA: Volkanik faaliyetler sonucu ortaya çıkan irili ufaklı bütün malzemelere verilen genel addır.



TEKTONİK HAREKETLER: Yer kabuğunda meydana gelen hareketlere tektonik hareketler denir.



TEKTONİK GÖLLER:Orojenez ve epirojenez gibi iç kuvvetler sonucu oluşan çukurlara suların dolmasıyla oluşan göllerdir.



TENÖR: Maden cevheri içindeki saf metal oranına denir.


TERRAROSA : Kırmızı renkte ve parlak bir yapıya sahip toprak türüdür.


TEPE: Dağlardan daha alçak olan yükseltisi 0–500 metre arasında değişen yükseltilerdir. Başka bir değişle küçük dağlardır.


TERMAL:Yer altından gelen ve yıl boyu sıcaklığını koruyan sıcak su kaynaklarına 


TERMİK BASINÇ: Dünya'nın küreselliği nedeniyle ısınma ve soğumaya bağlı oluşan basınçlardır.


TERMİK EKVATOR: Meridyenlerin en sıcak noktalarını birleştiren eğriye denir.


TERMİK SANTRAL:  Katı ve sıvı yakıtları yakarak elektrik enerjisi üreten santrallerdir.


TERSİYER: Üçüncü jeolojik zamana denir. Dinozorların neslinin tükenmesiyle başlar buzul çağına kadar sürer.


TİPİ : Daha önce yağmış veya yağmakta olan karın rüzgarla uçması görüş mesafesinin kısalması.


TOKTAĞAN: Yaz ve kış boyunca erimeden kalan karlara denir.


TOMBOLO: Karaya yakın adalar ile kıyı arasında ki birikinti toprağa denir. Adayı karaya bağlayan set toplarlar ya da oklar olarak da bilinir.



TOPOGRAFYA: Belli bir arazi yüzeyinin doğal ya da yapay etkiler sonucu kazandığı şekle denir.


TOPRAK HARİTALARI: Bir bölgenin toprak özellikleri ve dağılışları hakkında bilgi veren haritalardır.


TOPRAK AKMASI : Kutupsal bölgelerde ve buzullaşmış yüksek dağlarda toprağın suya doyarak yerçekimi sonucu oluşan bir olaydır.

TOPRAK KESİTİ : Toprağın içinde bulunan maddelerin içe veya dışa doğru yer değiştirmesi olayıdır. Böylece toprak ya verimli olur ya da verimsiz olur. 
  
TOPRAK SÜRÜKLENMESİ : Eğimli yapıda bulunan toprağın kar,yağmur ve sel suları sonucu bulunduğu yerden sürüklenerek uzaklara götürülüp biriktirilmesidir.

TOPRAK TUZLANMASI : Genellikle kurak ya da yarı kurak bölgelerde görülmektedir. Çeşitli sebepler sonucu  toprakta bulunan tuz oranın artmasıdır.

TORTULANMA : Su içinde çözünmüş ya da katı bir şekilde bulunan maddelerin taban üzerinde çökelip birikmesidir.

TORTUL KAYA : Yeryüzü’nde en çok bulunan kaya türü olup içinde pek çok mineral, bitki ve hayvan artıkları bulundurur.İçinde bulundurduğu mineral,bitki ve hayvan artıklarının sıkışması sonucu oluşur.

TRAVERTEN : İlk tortullaşma sonucunda oluşan yapıda bulunan boşlukların kalker ile doldurulması sonucu  sağlamlaşan yapıdır.
Tropikal: Ekvatorun ortasında bulunduğu ve 23° 27' kuzey ve güney enlemlerinin çevrelediği alana denir. Bu alana güneş ışınları dik ve dike yakın açılarla gelir. Bu yüzden buharlaşma ve yağış yazla olur.


TROPOSFER: Atmosferin katmanlarından biridir. En altta bulunur ve yere temas eder. Dünyanın şekli dolayısıyla kutuplarda kalın ekvatorda incedir.


TSUNAMİ:  Deniz ya da okyanus tabanında oluşan tektonik ya da volkanik faaliyetler sonucu büyük dalgalar oluşmasına denir. Tsunami şiddetine göre büyük felaketlere yol açabilir.


TUNDRA: Kuzey ülkelerinde görülen ağaçsız, bodur otlar, kara yosunu ve likenlerle kaplı bitki örtüsüdür.


TUNDRA İKLİMİ: Tundra bitki örtüsünün görüldüğü olanlarda görülür. Yağış oldukça düşüktür genelde don halindedir.


TUNDRA TOPRAKLARI: Kış aylarında don halinde buluna yazın gelmesiyle balçığa dönüşen topraklardır. Genellikle Sibirya bölgesinde bulunur.


TROPOSFER : Atmosferin alt katmanıdır. Hava olaylarının olduğu katmandır.

TUZ GÖLÜ : İçerisinde normal tuz derecesinden daha fazla tuz  bulunduran göldür.

TÜF : Volkan külünün sıkışıp sertleşmiş halidir. Bazı yerlerde kalın tabakalar oluşturmaktadır.


TUZLU SU GÖLLERİ: Gideğeni olmayan kapalı havza konumundaki göllerde tuzlu kayaçlar sebebiyle sular tuzludur. Böyle göllere tuzlu su gölleri denir.


TURBALIK:Tabanında çürümüş bitki artıklarından bir katmanın bulunduğu bataklıklardır.


TÜF:Yanardağların patlamasıyla ortaya çıkan kül, kum ve lav parçalarından oluşan hafif ve gözenekli bir taş türüdür.


TÜNEL: Dağlardan ulaşımı kısaltmak için dağın delinmesiyle yapılan yoldur. Günümüzde sadece dağ değil şehir ve denizlerin altından da yapılmaktadır.



U
UFALANMA : Mekanik olaylar sonunda kırılarak ya da ezilerek küçük parçalara ayrılmadır.

UVALA : Dolinlerin birleşmesi sonucu oluşan  büyük ve düzensiz karst şekilleridir.

Ü
ÜÇÜNCÜ ZAMAN : Kıtaların bugünkü görünümünü kazanmaya başladığı, linyit havzalarının oluştuğu ve iklim bölgelerinin ayrıca  bitki topluluklarının oluşmaya başladığı dönemdir.

V
VADİ : Az çok uzun, belli bir doğrultuda eğimli, akarsuların aşındırdığı genişleyip farklı bir şekil halini alan yeryüzü şeklidir.

VADİ RÜZGARI : Havanın durgun olduğu havada yamaç yukarı gelişen esintidir.

VADİ TABANI : Derine doğru aşındırmanın durduğu ya da duraksadığı sırada  aşındırmanın yanlamasına doğru olması ve iki yanında çakıl ve taşlarla kaplanmış olması sonucu oluşmuş olan yeryüzü şeklidir.

VOLKAN : Yerkabuğu’nun altında bulunan magmanın kül,volkan bombası ve lav şeklinde dışarı atıldığı, çeşitli gazların püskürtüldüğü yerdir.

VOLKAN BACASI : Yerkabuğu’nun içinden gelen maddelerin geçtiği boru biçimli yapıdır.

VOLKANİZMA : Yerkabuğu’nun derin kesimlerinde erimiş olan kayaların sıvı,katı ve gaz  şeklinde dışarı çıkması gibi durumların hepsine verilen addır.

VOLKAN KÜLÜ : Volkanların gaz basıncı sonucu püskürttüğü toz ve kum tanecikleri gibi küçük lav parçacıklarıdır.


Y

YAĞIŞ : Atmosfer’de bulunan su buharının yoğunlaşması ile meydana gelmektedir.

YAĞMUR : En fazla görülen yağış biçimidir. Havada bulunan nemin artması sonucu havanın bu nemi taşıyamaması ile oluşan bir yağıştır.


YALIYAR : Dalga aşındırması sonucu oluşan kayalık ve dik kıyıdır.

YAMAÇ : Genel eğime bakmaksızın dağ,tepe ve sırt gibi yer şekillerinin eteklerine doğru inen eğik yüzeydir.

YANARDAĞ : İçinde magma yapısı bulunan sönmüş veya faaliyette olan volkandır.

YAN AŞINDIRMA : Akarsuyun iki yanında bulunan toprağı aşındırmasıdır.


YALIYAR : Deniz veya göl kenarlarında oluşmuş dik ve yüksek kayalıktır.

YARIK : Yerkabuğu’nda oluşan kayalarda iç kuvvetlerin etkisi ile çatlamaya neden olup büyüyen aralıktır. Genelde açık ve boş kalmaz dolar.

YARI KURAK İKLİM : Ortalama buharlaşmanın yıllık yağış miktarından fazla olduğu fakat dört aylık süreç içinde olabilecek buharlaştırmayı aştığı iklim tipidir.

YARIMADA : Bir yönden anakaraya bağlı diğer üç yönü ise denizlerle çevrili olan kara bölümüdür.

YARIMKÜRE : Yer yuvarlağını ikiye ayıran ekvatorun  sağ ve sol tarafında kalan yarım dairelere verilen isimdir.

YARMA VADİ : Bir dağın ya da sıralı dağların eteklerini enlemesine yarıp geçmiş akarsu vadisidir.

YAZ GÜNDÖNÜMÜ : Güneş’in yıllık yörüngesinde en yüksek noktaya çıkmasıdır.

YENGEÇ DÖNENCESİ : Yer ve Gök kürelerin üzerinde ekvatora  23° 27' uzaklıkta olup kuzey yarımküre’de yer almaktadır.


YEREL RÜZGARLAR : Genel atmosfer dışında oluşan kendine özgü, sınırlı yerde görülen ve yerel nedenlerle oluşan rüzgardır.

YEREL SAAT : Güneşin tepeye çıktığı an veya gölge boyunun en kısa olduğu zamandır. Gün ortası saat 12:00 olarak kabul edilir ve buna göre ayarlanan zaman yerel saattir.

YERKABUĞU : Yer’in en dışında bulunan ve Atmosfer’in altında olan katı yapıdır.

YILDIRIM : Yeryüzü ile bir bulut arasında oluşan elektrik boşalmasıdır.

YOĞUNLAŞMA NOKTASI : Hava kütlesinin taşıyabileceği en yüksek nemin niceliğine ulaştığı sıcaklıktır.

YONTUK DAĞ : Dağ oluşumu sırasında oluşan kıvrımlı yapının zamanla aşınması sonucu fayların yardımı ile yeniden yükselerek dağlaşmış halidir.

YONTUK DÜZ : Dağ oluşumu aşamasından sonra aşınarak ortadan kalkmış düzlük ya da dalgalı düzlüktür.


YÜKSEK DAĞ BİTKİLERİ BASAMAĞI : Yüksek dağlar üstünde ağaç sınırı ile sürekli kar sınırı arasında oluşan cüce,odunsu ve otsu yapıda olan bitkilerin oluşturduğu bitki basamağıdır.

YÜKSEK DAĞLAR : Günümüzde ya da son buzul çağında meydana gelmiş olan sert,sivri ve kayalardan oluşmuş yükseklik farkı çok olan dağlardır.


YÜKSEKLİK BASAMAĞI : Haritalarsa iki eş yüksekliğin arasında kalan kısımdır.

YÜKSEK ÜLKE :  Deniz yüzeyinden 300 veya 500 m. den yüksekte bulunan bölge veya ülkedir.

YÜKSELTİ : İkiye ayrılır. Bağıl yükselti dağın tepesi ile etekleri arasındaki iki nokta arasında  olan yüksekliğidir. Salt yükselti bir noktanın deniz yüzeyinden 0 noktasından itibaren olan yüksekliğidir.
 Z

ZEMHERİ: Kara kış.

ZİRAAT: Tarım.

ZONAL TOPRAKLAR: Bulunduğu bölgenin ikliminin etkisiyle oluşmuş topraklardır. Bir diğer adıyla taşınmamış topraklardır.

ZOOCOĞRAFYA: Hayvanların yeryüzüne dağılışlarını, bölgesel olarak hayvanların dağılımını inceler.

ZOOLOJİ:Hayvanları toplu olarak ele alır, ayrıca hayvanların canlı cansız bütün varlıklarla olan ilişkilerini inceler.